28 Ağustos 2007 Salı

Bu güne özel gündem maddesi GÜL 11.Cumhurbaşkanı


Cumhurbaşkanı Gül’den önemli sözler


Cumhurbaşkanı olarak yaptığı ilk konuşmada, “Kapım herkese açık olacak, herkesi kucaklayacağım” diyen Gül, laikliği “farklı hayat tarzları için özgürleştirici model” olarak tanımladı.


ANKARA - 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, cumhurbaşkanı adaylığını açıkladıktan sonra “Şayet seçilirsem” diyerek açıkladığı vaatlerini, yemin ettikten sonra Meclis’te cumhurbaşkanı olarak tekrarladı. Gül azınlıklardan laikliğe, Avrupa Birliği’nden kadın hakları ve TSK’nın gücüne kadar önemli mesajlar verdi.

Gül’ün “Cumhurbaşkanı” olarak yaptığı konuşma özetle şöyle:

DEMOKRASİNİN OLGUNLAŞTIĞINI GÖSTERDİK
Ülkemiz demokrasisinin ne kadar olgunlaştığını hem kendimize hem de bütün dünyaya bir kez daha gösterme fırsatı bulduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Üstlendiğim şerefli görevin sorumluluğunu yerine getirirken, milletimizin siz değerli temsilcilerinin desteğine her zaman ihtiyaç duyacağım tabiidir. Görevimin zorluğunun idrakindeyim. Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli çalışmasını gözetir. Bunları yerine getirmek, bir anayasal gerekliliktir.

HERKESİ KUCAKLAYACAK, UYUMLU ÇALIŞACAĞIM
Görevde bulunacağım süre içerisinde hiçbir ayırım yapmaksızın bütün vatandaşlarımızı kucaklayacağım. Tarafsızlığımı titizlikle koruyacağım ve devlet organlarının uyumlu çalışmasını sağlamak için elimden gelen bütün gayreti göstereceğim.

İLKELERİN HEPSİNİ SAVUNACAĞIM
Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Anayasamızın değişmez hükümleriyle belirlenmiş bu nitelikler bir bütündür ve her biri hiç kuşkusuz Cumhuriyetimizin temel değerleridir. Bu ilkelerin hepsini, hiçbir ayrımcılığa tabi tutmadan savunmak ve her fırsatta güçlendirmeye çalışmak azmi ve kararlılığı içinde olacağım.

LAİKLİK ÖZGÜRLEŞTİRİCİ BİR MODEL
Cumhuriyetimizin temel ilkelerinden laiklik, bir hak ve özgürlükler sistemi olan demokrasi içerisinde farklı hayat tarzları için özgürleştirici bir model olduğu kadar, bir sosyal barış kuralıdır da... Yalnız bu kadar da değil; hemen her toplumda zaman zaman baş gösteren çatışma ve kavga unsurlarını daha baştan ortadan kaldırmanın en kestirme yolu da yine laiklik ilkesine bağlılıktır. İçinde yer aldığımız coğrafyaya özgü gerçekleri ve hassasiyetleri düşündüğümüzde, din ve vicdan özgürlüğünü de içinde barındıran laiklik ilkesinin değerini daha iyi kavramış oluruz.

DEMOKRATİK SİSTEME GÜVEN
Dikkatlerinizi çekmek istediğim önemli konuların en başında demokratik sisteme duyulması gereken güven geliyor.

Vatandaşın yöneticilerini kendisinin seçtiği demokratik sistem, hukukun evrensel ilkelerine bağlı, hak arama yollarının açık olduğu, temel hak ve özgürlüklerin bireysel veya örgütlü olarak sonuna kadar kullanılabildiği bir yapıdır.

ÖZGÜRLÜKLERDEN KORKMAMALIYIZ
Anayasamızda da yer alan, fikir ve ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, insanlarımızın onurlu bir hayat sürdürebilmelerinin de teminatıdır. Şiddeti beslemeyen her türlü fikrin serbestçe ve korkusuzca ifade edilebildiği bir açık toplum olma hedefinden asla sapmamalıyız. Çağdaş dünya, nicedir, özgürlüklerden korkmamayı öğrendi; bizler de özgürlüklerimize en hayati değerlerimiz olarak her durumda sahip çıkmalıyız.

FARKLILIKLAR ZAFİYET DEĞİL ZENGİNLİKTİR
Bizi millet yapan değerler yerli yerinde ise anayasal düzenin temel ilkeleri yerleşmiş ve herkes tarafından gözetiliyor ise böyle bir ortamda, farklılık ve çeşitliliklerimiz bizim için zafiyet unsuru değil, aksine en büyük zenginliğimiz olacaktır. Bu gerçeği görebilirsek, birlik ve beraberliğimizi, dirlik ve düzenimizi daha da sağlamlaştırabiliriz. Demokratik kültürümüz çoğulculukla beslendiği oranda, bizi biz yapan değerlere daha kolay sahip çıkabiliriz.

AYRIMCILIK YAPILAN ÜLKE ÇAĞDAŞ OLAMAZ
Hepimizin bildiği gibi, devlet, insanların mutluluğunu, huzurunu, refahını, güvenini sağlamak için vardır. Bir tek vatandaşının dahi, din, dil ve etnik özellikleri yüzünden ya da ekonomik durumu nedeniyle kendisine karşı ayrımcılık yapıldığını, horlandığını hissettiği bir ülke, çağdaş bir ülke olma vasfı taşıdığını iddia edemez.

KADINLAR HER ALANA KATILABİLMELİ
Asıl olan vatandaşın doğuşuyla kazandığı temel haklarıdır. Bu da devlet adına hareket eden, her kademeden bürokratların, her eğilimden siyasilerin, öncelikle vatandaşın hak ve hukukunu korumakla görevli olduklarının bilincinde bulunmalarını gerektirir. Kadın-erkek eşitliğinin tam olarak sağlandığı, kadınlarımızın hayatın her alanına aktif olarak katılabildiği şartların gerçekleştirilmesi öncelikli hedefimiz olmalıdır. Bu amaca hizmet edecek her adımınıza destek olacağımı bilmenizi isterim.

EN ÖNEMLİSİ ADALET DUYGUSU
Ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesi ve sosyal barışın sürdürülmesini sağlayan en önemli unsurların başında adalet duygusu gelir. Hukuk devleti olmanın temelinde adalet ilkesi vardır. Türkiye Cumhuriyeti, adalet mekanizmasının en süratli biçimde işlediği, insanların hak duygularının zedelenmediği, vicdanların tatmin olduğu bir devlet olmak zorundadır; bunu sağlayacak olan da siz değerli milletvekillerinin kararlılığıdır. Her vatandaş, ihtiyacı olan her
bilgiye en kısa sürede erişebilmelidir. Bireylerin doğru bilgiye ulaşabilmesinin en kestirme yolu ise bağımsız, tarafsız ve sorumluluğunu müdrik bir medyanın varlığından geçer.

HER ALANDA FIRSAT EŞİTLİĞİ ELZEM
Kendine güvenen bireylere ve güçlü bir toplum yapısına sahip olabilmek için, eğitimde, ekonomide, kamu görevlerinde, devlet imkanlarından yararlanmada, hemen her alanda, fırsat eşitliğinin bütün vatandaşlara sağlanması elzemdir.
AVRUPA BİRLİĞİ HEDEFİ
3 Ekim 2005 tarihinde tam üyelik müzakerelerine başladığımız Avrupa Birliği yolunda kararlı bir biçimde ve kendi irademizle yürümeye devam etmeliyiz. Avrupa Birliği üyeliği hedefi, siyasi ve ekonomik reformları daha ciddi bir kararlılıkla gerçekleştirmemiz, ülkemiz için gereklidir. Avrupa’daki siyasi konjonktür her zaman değişebilir. Bizim için önemli olan, çağdaş standartlara ulaşabilmek için gerekirse müzakere fasıllarını kendimiz açıp kapama iradesini gösterebilmemizdir. Reformlarını aksatmadan hayata geçirerek Avrupa Birliği ile her alanda uyum sağlamış bir Türkiye, zamanı geldiğinde, kendi tercihini kendisi yapacaktır.

TSK’NIN CAYDIRICILIK GÜCÜ
Riskli bir coğrafyada yaşıyoruz; bu coğrafyada, Türkiye, çevresi ve dışarıdan bakanlar için tam anlamıyla güvenli bir ada olmalıdır. Bunun için de bu hafta boyunca kutlayacağımız zaferlerimizi borçlu olduğumuz, dünyanın takdir ve gıptayla baktığı, bağımsızlığımızın sembolü, güçlü, modern ve etkili Türk Silahlı Kuvvetlerinin caydırıcılık gücünün yüksek tutulması, ulusal bekamızın kaçınılmaz gereğidir.

YURTTA SULH, CİHANDA SULH
Yurtta sulh, cihanda sulh, bundan böyle de temel ilkemiz olmalıdır. Doğusu ve batısıyla, güneyi ve kuzeyiyle bütün ülkenin eşit şartlar içerisinde refahı paylaşması, huzur ve istikrarı yaygınlaştıracak, bireyler arasında kardeşlik duygularını pekiştirecek, birlik ve beraberliğimizi sağlamlaştıracaktır.

EKONOMİDE DENGELERİ KORUMALIYIZ
İstikrara kavuşmuş, uluslararası rekabet gücünü yakalamış ekonomimizin dengelerini bundan böyle de korumalıyız. İçe kapalı ekonomilerin, günümüz dünyasında ayakta kalma şansı yoktur; tam rekabetin kanalları, içeride ve dışarıda daima açık olmalıdır. İnsanımızın özlenen bir refah düzeyine kavuşmasının ve ülkemizin övünülecek bir noktaya taşınmasının en önemli unsuru, rekabet gücü olan, etkinlik ve verimliliği esas alan bir ekonomidir.

HİÇBİR PARTİYİ AYIRMAYACAĞIM
Bana tevdi ettiğiniz bu onurlu görevi yerine getirirken milletimizin ve onun iradesinin yansıdığı Yüce Meclisin desteğini her zaman ve her şartta arayacağım. Kapım herkese açık olacak. Aralarında ayırım gözetmeksizin, bütün siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarıyla yakın bir işbirliği içerisinde olacağım.



DEMOKRASİNİN ÜZERİNE TİTREYECEĞİM

Demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin üzerine titreyeceğim. Şeffaflık içinde, tam bir tarafsızlıkla, bütün vatandaşlarımı kucaklayarak yoluma devam edeceğim. Gücüm yettiğince, vatandaşlarımın huzuru, ülkemin esenliği yolunda çaba sarf edeceğim. Kimsenin kimseyi ezmediği, keyfiliğin hüküm sürmediği, hak kullanımı açısından zayıfla güçlü arasında hiçbir fark bulunmayan, vatandaşın haklarının korunup kollandığı, içeride güçlü, dışarıda saygın bir Türkiye ideali için var gücümle çalışacağım. Bu uğurda Allah beni mahcup etmesin. Asil milletimizi ve sizleri en derin saygı, sevgi ve minnet duygularıyla yeniden selamlıyorum.”

AyBEROZ'un Yorumu:

Sayın Abdullah Gül 28 Şubat kararları ile ilgili yaşadığı hayat ve devlet adamlığı tecrübesi ile Refah Partisi hatta Selamet Partisi döneminin yetiştirdiği muhafazakar yönetim zihniyeti içerisinde laiklik anlayışını yeniden yoğurup bugünlere gelmiş bir devlet adamı.
Bazı yönleri ile Atatürk ve ilkelerini zaman, zaman ters düşen yada bu ilkelere farklı yorumlar getiren, ama Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet yaşaması ve ileri gitmesi konusunda Atatürk ile yolları kesişen bir devlet adamı.
Umarım Ak Parti'nin onay mercii haline gelip, halkın Ak Parti ve görüşlerine katılmayan yaklaşık %60'ını da gerçekten kucaklar nitelikte bir yönetim anlayışı gösterecektir. Bir Cumhurbaşkanının gerçekten halkın tamamını kaale alır bir tavır göstermesi gerektiğinin bilincindedir ve bu anlayış çerçevesinde, adil bir cumhurbaşkanı olacığını bekliyor ve umuyorum.
Ülkemizi yeniden bir kaos ortamına ve ekonomik krize sürükleyecek hiç bir olumsuzluğun yaşanmaması için elinden gelen gayreti göstermesini diliyor ve bekliyorum.
Vatanımıza , Türkiye Cumhuriyeti'ne ve her görüşten halkımıza hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
Ayhan ARI
(AyBEROZ)

7 yorum:

Adsız dedi ki...

merhaba her ne kadar çeşitli endişelerim olsada yinede yorumunuza hakveriyorum yaşayıp göreceğiz.umuyorum tüm milleti kucaklayan tarafsız bir cumhurbaşkanımız olur hoşca kalın

Adsız dedi ki...

merhaba aslında polıtıkadan pek fazla anlamıyorum...ama her gelenın vaadler verdıgını hepimiz bılıyoruz..gelen gideni aratır da bosuna söylenmemıs bır söz bence..yınede türkmılletı için inşaallah hayırlara vesıle olmasını dılıyorum.sevgıler...

Adsız dedi ki...

merhaba aslında polıtıkadan pek fazla anlamıyorum...ama her gelenın vaadler verdıgını hepimiz bılıyoruz..gelen gideni aratır da bosuna söylenmemıs bır söz bence..yınede türkmılletı için inşaallah hayırlara vesıle olmasını dılıyorum.sevgıler...

Adsız dedi ki...

Seçilen yeni cumhurbaşkanımız sayın Abdullah Gül'ün söylemleri itibariyle toplumu kucaklayan bir görüntüsü var. Sözlerinin arkasında durursa sözde değil özde bir cumhurbaşkanı olursa toplumun her kesimini ayırt etmeden bağrına basarsa Atatürk ilkelerine ve cumhuriyetimize sahip çıkarsa hangi görüşten olursa olsun sanıyorum halkımızın çoğu mütabakat içinde olur. Zaman içinde birlikte göreceğiz. Kendisine bu önemli görevde başarılar diliyorum.

Adsız dedi ki...

Sayın Abdullah Gülün gerçekten çok iyi bir Cumhurbaşkanı olacağına gönülden inancım var Ama bu tereddütlü insanların neden bu kaddar tereddüt içinde olduklarını anlamam pek mümkün değil %57 lik kesimin memnuniyeti düşünülürken Sayın Sezer için %75 lik bir kesimin memnuniyeti hiç düşünülmedi. Cumhurbaşkanı halkın bütününün başkanıdır her kesimden insanın hak ve özgürlükleri bu kurum tarafından korunmalıdır.
Tek kaygı belli kesim insanların hak ve refahımı acaba
Şimdiye kadar yaşanan hak ve özgürlüklerin kısıtlanması hiç kimseyi rahatsız etmemişti bence olaylara daha objektif yaklaşmanız gerekir Selametle.....

Adsız dedi ki...

öncelikle sayın abdullah gülün cumhurbaşkanı olmasından büyük mutluluk duydugumu ifade edeyim.benim anlamadıgım sayın baykalın eline ne gectıgı.sonunda yıne sayın gul cumhurbaşkanı oldu tekrar secıme gıdip ülke ekonomısıyle oynamanın ne geregi vardı.bırde akpartının görüşlerine katılmayan %60lık kesimide görmeli demişsin.acaba %60lık kesim goruşlerıne katılmıyorda ondanmı tekrar iktidara gelebildi ak partı.sevgilerimi sunar sayın gülün öncelikle vatanımıza hayırlı olmasını dilerim hoşçakal :)

Adsız dedi ki...

Selam,
Sohbetsevenler ve Zeynocan arkadaslarimizin dediklerine aynen katiliyorum...Selamlarimla...

AyBEROZ

AyBEROZ
Alışverişin en güzeli