11 Temmuz 2007 Çarşamba

Transformers



K. D. Yılmaz 4 Temmuz 2007, Çarşamba 20:21
Büyük prodüksiyonların aranan yönetmeni Michael Bay, "Transformers"la, yaz aylarının en eğlenceli filmine imza atmış. Film, görkemli aksiyon sahneleriyle olduğu kadar, "Alias" ve "Görevimiz Tehlike 3"den tanıdığımız Roberto Orci ve Alex Kurtzman imzalı senaryoda yer alan zeki ve esprili diyaloglarla da dikkat çekiyor.


Onlarca devam filminin birbiri ardına boy gösterdiği bu yaz sezonunda, bu sefer olası yeni bir serinin ilk filmiyle karşı karşıyayız. Tabii ki "Transformers" için 'orijinal' tanımını kullanmak anlamsız olur. Zira çocukluğunu 80'lerin sonu, 90'ların başında yaşayan pek çok kişi bu robotları TV ekranından hatırlıyorlar. Dünya çapında büyük bir hayran kitlesi olan bu metal yığınlarının filmi de elbetteki pek çok hayran tarafından merakla bekleniyor. Ve öyle gözüküyor ki dizinin hayranları beklediklerini fazlasıyla da alacaklar.
"Transformers" bir yaz eğlencesi için her türlü özelliğe sahip. Gösterişli görsel efektler, nefes kesen aksiyon sekansları, bol bol espri ve klasik bir iyi-kötü savaşı... Elbette bunların üstüne Hollywood'un, çoğunlukla, altın yumurtlayan tavuğu Michael Bay faktörünü de eklemek gerek. Vasat ya da basbayağı kötü eleştiriler almasına rağmen çoğu filmiyle milyonları sinemaya çekmeyi başaran yönetmen büyük vurgunu ise Jerry Bruckheimer'la yollarını ayırdıktan sonra yaptığı "Ada" ("The Island", 2005) ile yemişti. "Ada" ile, önceki işlerine nazaran daha olumlu eleştiriler almasına rağmen gişede çakılan Bay, hali hazırda büyük bir hayran kitlesi bulunan "Transformers" ile işini bu sefer biraz daha sağlama almış gözüküyor.
Bu yazın en büyük bombası olmaya aday olan filmin ilk bakışta pek çok albenisi mevcut. Bunlardan ilki ise J.J. Abrams'ın ("Lost") TV dizisi "Alias" ve "Görevimiz Tehlike 3"teki ("Mission Impossible: III", 2006) 'suç ortakları' olarak tanıdığımız Roberto Orci ve Alex Kurtzman'ın yazdığı senaryo. Elbette Hamlet boyutunda bir şeyden bahsetmiyoruz burada. Ancak ikilinin bu çok beklenen film için gayet iyi işleyen bir senaryo ortaya koyduklarını söyleyebiliriz. Her şeyden önce "Transformers" seriye hem sadık kalabilen hem de yeni boyutlar kazandırabilen yapıya sahip. Sevgili 'Otobot' ve 'Decepticon'ların tanıştırılma anlarından başlayarak sarf ettikleri her diyaloğun ve çoğu aksiyonlarının çizgi dizinin mantığına uygun olduğunu söyleyebiliriz. Ancak diğer yandan çizgi dizideki bu fazla idealist ve hatta robotsal duruşun insani figürler ve öykülerden mümkün olduğunca da uzak tutulduğunu görebiliyoruz. Bu aşamada eklenen aşırı dozdaki mizah duygusu özellikle bahsettiğimiz bu yapay ve insani durumlar arasında yaratılıyor. Elbette komik karakterlerin de bu aşamada işin insan cephesini daha az ciddiye almamızı sağladığını söyleyebiliriz.
Orci ve Kurtzman'ın çok sevdiği 'MacGuffin' kullanımı, burada da antik bir gözlük aracılığıyla, robotlarımız için çok önemli olduğunu anladığımız bir 'Küp' üzerinde gerçekleşiyor. Elbetteki filmdeki gözlük ve 'küp' hakkında, ikilinin bundan önceki işlerinde kullandığı tonlarca saçma sapan objeye nazaran daha fazla açıklamaya maruz kalıyoruz. Ancak yine de bu objelerin öyküye klasik Mac Guffin zihniyetinde hizmet ettiği de bir gerçek. Orci ve Kurtzman, bunun yanında üst düzey yetkilileri ya da büyük patronları beceriksiz ve gayri ciddi gösterme politikasından, gerilimli anlarda uyguladıkları esprilere hatta en absürd noktada o çok sevdikleri Mors alfabesini kullanmalarına kadar irili ufaklı pek çok öğeyi de öykülerine yedirmişler.
Senaristlerin bu filme yaptıkları en büyük iyilik ise diyaloglar ve yan öyküler arasında mümkün olduğunca az es vermeleri olmuş. Bu sayede Michael Bay, artık kişisel imzası haline gelen; klip mantığında çekilmiş, sözde şık özde basit o vıcık vıcık gösterişli planlarını aralara çok fazla sokuşturmaya fırsat bulamamış. Bu seçim "Transformers"ı diğer Bay filmlerinden biraz daha farklı kılıyor şüphesiz. Elbette yönetmenin yine 'sözde etkileyici' yavaş çekim planları mevcut ancak bunlar daha öncekiler gibi dikkat dağıtıcı ve üst baş yoldurucu çoğunlukta değil neyse ki. Ayrıca senaryonun ritminin bir an boyunca aşağıya inmemesi sayesinde, olmazsa olmaz klişe diyalogların ve sekansların biraz daha çekilir hale geldiğini de belirtmeliyiz.
İşin mizah yönünün öne çıkması kağıt üzerinde elbette çok şık duran bir seçim ancak perdede bunun, planlanan cazibesine ulaşmasını sağlayanların başında ise oyuncular geliyor. Geçtiğimiz sene "Hayatındaki Azizleri Keşfetme Kılavuzu" ("A Guide to Recognizing Your Saints", 2006) ile büyük çıkışını gerçekleştiren ve şu anda da Dreamworks'ün yeni yüzü haline gelen Shia LaBeouf, (henüz resmi açıklama yapılmasa da kendisi yüksek ihtimalle önümüzdeki sene Indiana Jones'un varisi olarak karşımıza çıkacak) kendisine yapılan yatırımların boş olmadığını gösteriyor. Onca karizma bakış atmaya çalışan genç oyuncu arasında rahat oyunuyla öne çıkan LaBeouf bu filmde de tam anlamıyla komedi yeteneğini konuşturuyor. Özellikle Otobot'lar ve Decepticon'ların henüz ön plana geçmediği filmin ilk yarısının tamamen oyuncu üzerinden yürüdüğünü ve Bay'in de bu anlamda LaBeouf'un sahnelerini mümkün olduğunda geniş ve rahat tuttuğunu söyleyebiliriz. Genç oyuncunun yanında filmin mizahına katkıda bulunan daha pek çok isim var. Bunların içinde en cafcaflı anlar ise elbette John Turturro'ya ait.
Özellikle ilk yarıda yoğun bir şekilde insani karakterlerin tanıtımı ve öyküye çekilişi üzerinden ilerleyen film bu sürecin tamamlanmasıyla birlikte ise tam bir görsel efekt şölenine dönüyor. Robotların tasarımının çizgi diziden farklı olması (ki aslında bu tercihe uydurulan bahane senaryoya da yerleştirilmiş durumda) belki azılı hayranların canını sıkabilir. Ancak şunu çok açık söyleyebiliriz: Robot tasarımları ve bunların uygulanması son yıllardaki en iyi görsel efekt çalışmasını önümüze getiriyor.
Her ne kadar bolca yersek de Michael Bay'in büyük prodüksiyonlardaki görkemli ve zor sekansları çekme yeteneğini göz ardı etmek imkânsız. Bu filmde de bunu başarıyla sergilediğini söylemek mümkün. Ancak özellikle sonlardaki savaş sahnelerinde ortada kopan bir curcuna etrafında dağınık ve düpedüz stratejisi olmayan koreografilerin ve kurgu seçimlerinin filmin doruk noktasındaki bu anlara zararı dokunduğunu söyleyebiliriz.
"Transformers" için şu ana kadar bu yazın gişe canavarı büyük prodüksiyonlarının en iyisi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Gerek formatın günümüze ve insanların daha yoğun olduğu bir öyküye uyarlanması aşamasında, gerekse gerçekçi efektleriyle yarattığı görkemli atmosferiyle film, yaz hoşluklarının amacını karşılıyor ve seyirciye saf bir eğlence sunuyor. Haddinden fazla uzun süresi, aralara yedirilen klişeler ve öyküdeki hafiflik gibi negatif özelliklerini de atlamamak lazım tabii ki, ancak bunlara rağmen ihtişamlı robotlarımızın pek çok kişiyi çocukluğuna geri götüreceği ve genel anlamda da sınavı geçtiklerini söylemek mümkün.
Kimler İzlemeli:
Azılı "Transformers" hayranları.
Son yılların en iyi görsel efekt çalışmalarını görmek isteyenler.
Çocuksu eğlenceye varım diyenler.

Kimler İzlememeli:
Fazla testesteron salgılayan filmlerden hoşlanmayanlar.
"Transformers"la eskiden beri ilgisi olmayanlar.
Eğlence dediğin kısa ve öz olur diyenler


Hiç yorum yok:

AyBEROZ

AyBEROZ
Alışverişin en güzeli